Evcil Hayvan Kaybı: Yas Süreci ve Başa Çıkma Yolları | suzionline
Evcil Hayvan Kaybı: Yas Süreci ve Başa Çıkma Yolları

Evcil Hayvan Kaybı: Yas Süreci ve Başa Çıkma Yolları

Merhaba, bugünkü konumuz evcil hayvan kaybı sonrası yas süreci. Sevdiğimiz bir evcil hayvanı kaybetmek, birçok kişi için derin bir yas süreci anlamına gelir. Onlar sadece birer hayvan değil; ailemizin bir parçası, dostlarımız ve hayatımızı paylaşan en yakın arkadaşlarımızdır. Bu yüzden kayıpları, tıpkı bir insanı kaybetmek gibi yoğun üzüntü, özlem ve hatta suçluluk hissi yaratabilir.

Bugün, evcil hayvanını kaybeden kişilere yol gösterici olması umuduyla Psikolog Bilge Uğurlu Kuru ile bir röportaj gerçekleştirdik. Kayıp hissiyle sağlıklı bir şekilde nasıl başa çıkılabileceğini, suçluluk ve üzüntü gibi duyguların nasıl yönetilebileceğini ve bu süreci yaşayan kişilere nasıl destek olunabileceğini bizimle paylaştı.

Eğer siz de bir evcil hayvanınızı kaybettiyseniz ya da bu süreci yaşayan birine destek olmak istiyorsanız, bu röportajda size rehberlik edecek değerli bilgiler bulabilirsiniz.

—————————————————————————–

1-Evcil hayvan kaybı neden bir yas süreci olarak tanımlanır? Bu tür bir kaybın etkileri, bir insan kaybı ile karşılaştırıldığında benzerlikler ve farklılıklar içerir mi?

Evcil hayvanlarımız bizimle yaşayan, rutinlerimizin parçası olan, aramızda sevgi bağı hissettiğimiz dostlarımızdır. Bu nedenle tıpkı insan dostlarımızla kurduğumuz bağda olduğu gibi evcil hayvanlarımızla kurduğumuz bağda da duygusal dinamikler bulunur. Bu nedenle bir evcil hayvanımızı kaybettiğimizde yas sürecine gireriz. Evcil hayvan kaybı, pek çok insan için tıpkı bir aile üyesini kaybetmek kadar acı verici bir deneyimdir. İnsan kaybından sonraki yas sürecinin evreleriyle evcil hayvan kaybından sonraki yas sürecinin evreleri oldukça benzerdir. Evcil hayvanını kaybeden kişi önce bu kayba inanmakta zorlanır ardından yoğun bir üzüntü, boşluk duygusu, öfke, suçluluk, pişmanlık gibi çeşitli duygular yaşar.

Öte yandan insan kaybından sonraki yas süreciyle evcil hayvan kaybından sonraki yas sürecinin farklı yönleri de vardır. En büyük fark, toplumsal algıdır. İnsan kaybında taziyeler, cenaze törenleri gibi destek mekanizmaları devreye girerken evcil hayvan kaybında aynı desteği görmek pek mümkün olmayabilir. Burada şuna da değinmek istiyorum. Evcil hayvan sahipleri zaman zaman ötenazi kararı vermek durumunda kalabiliyorlar bu da yas sürecine yoğun suçluluk duygularının eşlik etmesine yol açabilir.

2.Evcil hayvanını kaybeden bir kişi genellikle hangi duygusal tepkileri yaşar? Yas sürecinin evreleri var mıdır? Bu kaybın uzun vadede kişinin psikolojik sağlığı üzerindeki etkileri neler olabilir?

Evcil hayvanını kaybeden kişi, derin bir duygusal boşluk ve üzüntü hissedebilir. Bu süreçte kişinin duygusal tepkileri insan kaybındaki yas tepkilerine oldukça benzerdir. Kaybın ardından bir şok ve inkar evresi gelir. Bu evrede kişi kaybı tam olarak kabullenmekte zorlanır. Ardından yoğun bir üzüntü, suçluluk ve öfke hissedilebilir. Özellikle kişi “Daha fazla bakım sağlayabilir miydim?”, “Onunla daha fazla zaman geçirebilir miydim?” gibi düşünceler içine girer. Sonraki evrede kişi kaybı geri almak için keşkelerle dolu düşünceler geliştirir. Bu evre pazarlık evresidir. Pazarlık evresinden sonra depresyon evresi gelebilir. Bu süreçte kişi derin bir üzüntü ve boşluk duygusu yaşar. Ek olarak kişinin uyku düzeni bozulabilir, sosyal hayattan geri çekilebilir. En son evre ise kabullenmedir. Kabullenme sürecinde kişi kaybı içselleştirmeye ve hayatına devam etmeye başlar ancak bu, kişinin evcil hayvanını unuttuğunu değil acısını yönetmeye başladığını gösterir.

Bu evreler genellikle belirli bir sıra içinde tanımlansa da her birey için aynı şekilde ilerlemez. Kişi bazı evreleri daha hızlı geçebilirken, bazılarını daha uzun süre yaşayabilir ya da bir evreye bir süre sonra tekrar geri dönebilir. Örneğin kabullenme aşamasına gelmiş biri, bir tetikleyiciye bağlı olarak tekrar öfke ya da depresyon evresine dönebilir. Yas süreci doğrusal değildir ve her kişinin yas deneyimi kendine özgüdür.

Kaybın uzun vadedeki etkileri kişiden kişiye değişebilir. Yas süreci sağlıklı bir şekilde işlenirse, kişi zamanla kaybı kabullenir ve evcil hayvanının anısını huzurla iç dünyasında yaşatabilir ancak bazı durumlarda kayıp daha ciddi sorunlara yol açabilir. Özellikle evcil hayvanı birincil duygusal destek kaynağı olan ya da yalnız yaşayan kişiler için kayıp süreci daha zorlayıcı olabilir.

3- Evcil hayvanını kaybeden bazı kişiler çeşitli sebeplerle kendini suçlu hissedebiliyor. Suçluluk duygusundan kurtulmak için neler yapılabilir?

Evcil hayvanını kaybeden kişiler, “Daha iyi bakabilir miydim?”, “Daha erken fark etsem kurtulabilir miydi?”gibi düşüncelerle kendini suçlu hissedebilir. Suçluluk duygusu aslında kişinin evcil hayvanına ne kadar değer verdiğinin bir göstergesidir ancak bu duygu aşırı hale geldiğinde kişi yas sürecini sağlıklı biçimde yaşayamayabilir. Suçluluk duygusunu hafifletmek ve sağlıklı bir yas süreci geçirmek için şunlara dikkat etmek önemlidir:

  • Suçluluk duygusunun kaynağını anlamalısınız. Bu duygu genellikle sevdiğimiz birini kaybettiğimizde hissettiğimiz çaresizlikten doğar. Kendi kendinize “Elimden geleni yaptım mı?” Sorusunu sormalı ve bu soruyu dürüstçe yanıtlamalısınız. Bu noktada insan olduğunuz ve kusursuz olamayacağınız gerçeğini de göz önünde bulundurmalısınız.
  • Bir duygunun şiddetini azaltmak için ona temas etmek gerekir bu nedenle hissettiğiniz suçluluk duygusunu bastırmamalı, duygunuzu kabul etmeli ve deneyimlemelisiniz. Suçluluk duygusu yas sürecinin olağan bir parçasıdır. Bu duyguyu yok etmeye ve görmezden gelmeye çalışmak yerine duygunuzu birileriyle konuşabilir veya bir kâğıda yazabilirsiniz.
  • Evcil hayvanınızın sizinle geçirdiği mutlu anları hatırlamaya çalışabilirsiniz. Ona sağladığınız güzel anları, verdiğiniz sevgiyi kendinize hatırlatabilirsiniz. Bu sayede suçluluk duygunuz yerini rahatlığa ve minnettarlığa bırakabilir.
  • Suçluluk duygunuz zaman içinde azalmıyor ve işlevselliğinizi etkiliyorsa profesyonel destek alabilirsiniz.

4- Kayıp yaşayan birinin bu süreçle sağlıklı bir şekilde başa çıkabilmesi için hangi yöntemleri önerirsiniz? Bu süreçte faydalı olabilecek önerebileceğiniz destek grupları, kitaplar veya diğer kaynaklar var mı?

Kaybın getirdiği duyguların normal olduğunu kabul ederek işe başlamak gerekir. Yas süreci herkes için farklı ilerlese de herkes için ortak olan nokta şudur: “Duygularını bastırma”.  Önce kabul sonra ifade olarak da söyleyebiliriz. Yani ilk olarak kaybı kabul etmek sonrasında da kaybın getirdiği duygu ve düşünceleri ifade etmek gerekir. Kaybedilen evcil hayvanınız için bir mektup yazmak, yazı yazmak, günlük tutmak, bir arkadaşınız veya aile üyenizle yaşadıklarınızı paylaşmak veya bir uzmandan destek almak gibi çeşitli ifade etme yöntemlerini kullanabilirsiniz. Bu süreçte önemli bir nokta da rutinlerinize geri dönebilmeniz. Yas sürecinde kendinizi tamamen kapatmak yerine günlük yaşamınıza yavaş da olsa dönmek iyileşme sürecinizi destekleyecektir.

Türkçe kaynaklarda çocuklar için evcil hayvan kaybı konusunu işleyen kitaplar bulunsa da yetişkinlere yönelik bir kaynak öne çıkmıyor. İngilizce kaynaklar arasında ise Wallace Sife’ın The Loss of a Pet kitabı evcil hayvan kaybı sonrasındaki yas sürecini işleyen iyi bir rehber olabilir. Facebook, Twitter gibi sosyal medya platformlarında evcil hayvan yas destek grupları (örn; Pati Yası grubu) bulunabilir. Bu gruplarda benzer deneyimler yaşayan kişilerle konuşmak rahatlatıcı olabilir. Bazı veteriner klinikleri veya hayvan dernekleri de yas süreciyle ilgili destek programları sunabiliyor. Bu programlara göz atmak da işlevsel olabilir.

5- Kayıp yaşayan kişiler, evcil hayvanlarının eşyalarını hemen kaldırmalı mı? Yoksa bu kararı kişisel bir değerlendirme ile mi vermeliler?

Herkesin yas sürecine verdiği tepki farklıdır. Evcil hayvanının eşyalarını hemen kaldırmak bazı insanlar için iyileşme sürecini kolaylaştırabilirken bazıları için bu aceleci ve zorlayıcı olabilir. Dolayısıyla bazı kişiler için eşyalar sevgi dolu anıları hatırlamanın bir yolu iken bazı kişiler için eşyalar acı verici olabilir. Burada önemli olan yas sürecini zorlaştıracak bir baskıya maruz kalmadan kişinin kendi duygularını dikkate alarak karar vermesidir. Eğer kişi henüz hazır hissetmiyorsa eşyaları kaldırmak için kendisini zorlamamalıdır. 

6- Evcil hayvan kaybının hemen ardından kişilerin yeni bir hayvan sahiplenmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu karar yas sürecini nasıl etkiler? Kaybedilen evcil hayvana fiziksel olarak benzeyen bir hayvanın tercih edilmesinin olumlu ya da olumsuz etkisi olur mu?

Yeni bir evcil hayvan sahiplenme kararı, kişinin yas sürecindeki duygusal durumuna ve kaybını nasıl anlamlandırdığına bağlı olarak farklı etkiler oluşturabilir. Kişi kaybını kabul edememiş ve yas sürecini tamamlamamışsa yeni bir evcil hayvan sahiplenmek pek de uygun olmaz. Öte yandan yas sürecini sağlıklı bir şekilde geçiren ve yeni evcil hayvanını kabul etmeye hazır olan kişiler için bu karar duygusal iyileşmeyi destekleyebilir.

Kişinin kaybettiği bir sevdiğine benzeyen başka bir canlıya yönelmesi bağlanma hissini artırabilir. Görsel benzerlik bazı insanlar için duygusal bir rahatlama sağlayabilir. Bu sayede yeni dostlarını eski dostları ile olan bağlarını yücelten bir devamlılık hissi içinde kabul edebilirler. Öte yandan bir “yerine koyma” süreci yaşanırsa kişi farkında olmadan yeni evcil hayvanını eski dostuyla kıyaslayabilir. Bu durum yas sürecini uzatabilir ve yeni bağın sağlıklı biçimde oluşmasını engelleyebilir. 

Özetle yeni bir evcil hayvan sahiplenmek yas sürecinin nasıl yaşandığına bağlı olarak hem iyileştirici hem zorlaştırıcı bir etki oluşturabilir. Önemli olan bu kararın bir duygusal kaçış veya eksikliği doldurma amacıyla değil yeni bir canlıyla sağlıklı bir bağ kurmaya hazır hissedildiğinde verilmesidir.

7- Evcil hayvanını kaybeden bazı kişiler yaşadıkları üzüntü nedeniyle bir daha hayvan sahiplenmemeye karar verebiliyor. Bu kişilerin yeniden hayvan sahiplenmeye teşvik edilmesi doğru bir yaklaşım mıdır?

Burada önemli olan nokta kişinin bu kararının arkasındaki nedenleri anlamaktır. Kişi yeni bir hayvan sahiplenmenin yeniden aynı acıyı yaşama ihtimali anlamına geleceğini düşünüyorsa, bu kayıptan kaynaklanan travmatik bir öğrenme sürecinin sonucudur. Kişi üzücü bir deneyimi tekrar yaşamamak amacıyla kendini koruma altına alma arzusu hisseder. Bu durumda kişiyi teşvik etmek doğru bir yaklaşım olmayabilir çünkü muhtemelen kişinin yas süreci devam etmektedir. Bu durumdaki bir kişiyi yeniden evcil hayvan sahiplenmeye teşvik etmek kişinin sahipleneceği canlıyla sağlıklı bir bağ kuramamasına yol açabilir. Yeni bir dost edinmek, kaybedilen canlının yerine bir diğerinin konulması anlamına gelmemelidir. Bu nedenle kişinin yeni bir sevgi bağı kurmaya hazır hale gelmesinin beklenmesi ve kararı kendisinin vermesinin beklenmesi daha uygun olacaktır.

8- Yakın çevresindeki insanlar kayıp yaşayan birine nasıl destek olabilir? Nelere dikkat etmeli ve hangi davranışlardan kaçınmalıdır? Kayıpla baş etmekte zorlanan birini anlamak için hangi belirtiler gözlemlenebilir? Bu durumda profesyonel destek alınması gerektiğini nasıl fark edebiliriz?

İlk olarak evcil hayvanını kaybeden kişilere olan yaklaşımımızda kaçınmamız gereken hatalı yaklaşımlardan bahsetmek istiyorum.

  • Kaybı küçümsemeyin: “O yalnızca bir hayvandı”, “Yeni bir hayvan sahiplenirsin” gibi ifadeler kişinin duygularını yok sayar ve yas sürecini zorlaştırır.
  • Aceleci olmayın: Kişiye hızlıca toparlanmak zorundaymış gibi hissettirmeyin.

Herkesin iyileşme sürecinin farklı olduğunu unutmayın.

  • Kendi yas sürecinizle kıyaslamayın: “Benim de hayvanım öldü bu kadar üzülmedim” gibi ifadeler kullanmayın. Herkesin yas süreci biriciktir.

Destek olmak için yapabileceklerimiz ise şunlar;

  • Duygularını paylaşmasına izin verin: Kişinin kaybını anlatmasına olanak verin.
  • Empati gösterin
  • Pratik destek sunun: Kişi günlük işlerini yapmakta zorlanıyorsa ona yardımcı olmayı teklif edin.
  • Anılarını yaşatmasına destek olun: Kaybedilen evcil hayvanın fotoğraflarını içeren bir albüm yapmak veya bir anı köşesi hazırlamak kişinin kaybını daha sağlıklı biçimde kabul etmesine yardımcı olabilir.

Herkes yas sürecini farklı yaşasa dahi kayıpla baş etmekte zorlanan kişilerde birtakım ortak belirtiler görülebilir. Bu belirtilerden bazıları şu şekildedir:

  • Yoğun suçluluk duyguları
  • Depresif ruh hali, umutsuzluk, ilgisizlik
  • Sosyal geri çekilme, insanlarla iletişim kurmaktan kaçınma
  • Uykusuzluk veya aşırı uyuma
  • Günlük rutinleri sürdürmekte güçlük
  • Kaybedilen evcil hayvanı hatırlatan yerlerden, nesnelerden, kişilerden uzak durma

Bu belirtiler pek çok kişide ortak olsa da yas sürecinin zamanla hafiflemesi beklenir. Öte yandan kaybın üstünden aylar geçmesine rağmen kişi günlük yaşamına dönemiyor, yoğun bir duygusal çöküş yaşıyor, kayıpla ilgili düşünceler zihnine yoğun ve girici biçimde geliyorsa sürecin patolojik yasa evrildiğini düşünebiliriz. Bu ve benzeri durumlarda bir psikoloğa başvurmak kişinin kaybını sağlıklı biçimde anlamlandırmasına ve duygusal iyileşme sürecine girmesine yardımcı olabilir.

9- Evcil hayvanını kaybeden aileler çocuklarına bu durumu nasıl açıklamalıdır? Yaş gruplarına göre uygun yaklaşım değişir mi? Çocuklara bu süreçte beyaz yalanlar söylemek doğru bir yöntem midir?

Evcil hayvanını kaybeden bir çocuğa bu durumu açıklarken hassas ve özenli davranmamız gerekir. Çocuğun yaşı ve duygusal gelişim düzeyi yapacağımız açıklamayı şekillendirecektir.

0-3 yaş grubundaki çocuklar ölüm kavramını anlamlandırmakta zorlanırlar. Bu yaş grubundaki çocuklara “Evcil hayvanımız artık burada değil” gibi bir açıklama yeterli olacaktır. “Uyudu, uzun bir tatile gitti, cennete gitti vb” açıklamalar uygun değildir. Bu ifadeler çocuğun durumu anlamlandırmakta zorlanmasına ve evcil hayvanının geri döneceğini düşünmesine yol açabilir.

4-6 yaş grubundaki çocuklar ölümün geri dönülemez olduğunu tam olarak kavrayamazlar ancak ölüm kavramını kısmen anlamaya başlarlar. Basit ve gerçekçi bir dille açıklamak en doğrusu olacaktır. “Evcil hayvanımız yaşlandı/hastalandı ve artık bizimle değil.” Gibi bir açıklama yeterli olacaktır.

7-10 yaş grubundaki çocuklar ölümün kalıcı olduğunu anlamaya başlarlar ve daha fazla soru sorabilirler. Onlara gerçekleri anlatırken duygularını paylaşmaları için alan tanımak önemlidir. Bu yaş grubundaki çocuklara ölümün yaşamın doğal bir parçası olduğu anlatılmalı ve yas sürecinin normal olduğu vurgulanmalıdır.

11 yaş ve üzeri çocuklar ölümün ne olduğunu tam anlamıyla bilirler ancak duygularını baskılayabilirler. Bu yaş grubundaki çocukları duygularını paylaşmaları için teşvik etmek ve yas sürecini birlikte geçirmek önemlidir.

Bu süreçte çocuklara herhangi bir yalan söylemek doğru değildir. “Kaçtı, başka bir aileye gitti, geri gelecek” gibi yanlış bilgiler vermek çocuğun güven duygusunu sarsabilir. Bu yalanları kullanmak yerine çocuğa yaşına uygun biçimde gerçeği anlatmak gerekir. Bu süreçte evcil hayvan kaybını konu alan çocuk kitaplarından faydalanmak da iyi olabilir.

10- Kayıp yaşayan bir kişi, toplumun yeterli hassasiyeti göstermediğini düşündüğünde nasıl etkilenir? Bu durumda kendini nasıl ifade edebilir? Bu konuda toplumda bir farkındalık eksikliği olduğunu düşünüyor musunuz?

Kayıp yaşayan kişi çevresinin yeterli hassasiyeti göstermediğini düşündüğünde hayal kırıklığı, yalnızlık, dışlanmışlık, öfke vb.pek çok duygu hissedebilir. Yas süreci kişinin duygusal olarak kırılgan olduğu dönemlerden biridir ve destek eksikliği veya hatalı destek tutumları kişinin yas sürecini zorlaştırabilir.  Toplumda genellikle kayıplara kısa süreli bir ilgi gösterilir. Sonrasında kayıp yaşayan kişinin hızla eski hayatına dönmesine yönelik bir beklenti doğar. Bu durum kayıp yaşayan kişinin yas sürecini sağlıklı biçimde yaşamasını engelleyerek duygularını bastırmasına, öfke ve kırgınlık hissetmesine yol açabilir.  Bu durumda kişi duygularını açıkça paylaşarak destek talep etmelidir. Benzer deneyimler yaşayan kişilerle iletişime geçmek, destek gruplarına katılmak veya sanat, yazı gibi yollarla duygularını dışa vurmak kişinin yas sürecini daha sağlıklı geçirmesine yardımcı olabilir. Toplumda yas sürecine yönelik farkındalık oluşturmak önemlidir. Bilmeliyiz ki yas herkes için farklı işleyen bir süreçtir. Bu süreçte kaybı yaşayan kişiyle empati yapmak, kişinin duygularını paylaşmasını teşvik etmek sürecin kişi adına daha güvenli ilerlemesine yardımcı olabilir.

11- Zamanla insanların yaşadığı acı hafifleyebiliyor ancak bazı kişiler eskisi kadar üzülmedikleri için kendilerini suçlu hissedebiliyor. Bu duygu ile nasıl başa çıkılabilir?

İnsan doğası gereği adapte olmaya, uyumlanmaya ve alışmaya yönelik bir canlıdır. Zamanla acının hafiflemesi veya kişinin başa çıkma becerilerinin gelişmesi olağandır. Ancak bazı kişiler acının hafiflemesine bağlı olarak suçluluk hissedebilir. Burada kişinin suçluluk duygusunun anlamını keşfetmesi gerekir. Keza tüm duygular için bu geçerlidir. Duygudan kurtulmaya çalışmak yerine duygunun taşıdığı mesajı görmek gerekir. Suçluluk duygusu, kişinin kaybettiği evcil hayvanına verdiği önemin büyük olmasından kaynaklanır. Oysa duyguların zaman içinde şiddetinin azalması veya kişinin başa çıkma becerilerinin gelişmesi fizyolojik olarak da kaçınılmazdır. Duygular beyinde amigdala denilen bir bölgenin uyarımına bağlı oluşur. Hiçbir bedensel sistem amigdala da dahil olmak üzere aralıksız biçimde uyarılamaz (fiziksel süreğen bir hastalık, süreğen travma vb. hariç) dolayısıyla kişinin de var olan suçluluk duygusunu mütemadiyen hissetmesi fiziksel olarak da mümkün değildir. Zamanla acı duygusunun azalması kaybın etkisini yitirdiği anlamına gelmez. Kişi yalnızca kaybıyla yaşamayı öğrenmiştir.

 ———————————————

Öncelikle yoğun programında vakit ayırıp sorularımızı cevaplayan ve bize yol gösteren Psikolog Bilge Uğurlu Kuru’ya teşekkür ederim.

Ardından, konuya dair sizlerle birkaç cümle paylaşmak isterim. Yıllardır sokak hayvanları için çabalayan bir gönüllü olarak, evcil hayvan kaybı acısı ne yazık ki benim için yabancı bir duygu değil. Eski okuyucularım, ilk kedimiz Cemal’in vefatını iyi bilir; adı geçtiğinde hala burnumun direği sızlar. Vefatının ardından günlerce ablam da ben de toparlanamadık; sanki hayat durmuş gibiydi. Zamanla acının şiddeti azalsa da, benim için yas sürecinde en zorlayıcı kısım her zaman “suçluluk duygusu” oluyor. Bu duyguyla başa çıkabilmek için hayvanseverliğine inandığım arkadaşlarımla konuşuyor veya veteriner hekimlere danışıyorum. Defalarca “Benim hatam olmadığını” duymaya ihtiyaç duyuyorum. Doğru mu bilmiyorum; ancak özellikle yas sürecinin başlarında başka hayvanlarla daha fazla ilgilenmek, bir başka hayvana fayda sağlamak odağımı değiştirmeme yardımcı oluyor.

Bu acıyı deneyimlemiş olanlar varsa, tecrübelerinizi bizimle paylaşmanızı rica ediyorum. Böylece, paylaşımlarınız herkes için yol gösterici ve destekleyici olabilir.

 

67

5 Responses

  1. Semra
    25 Şubat 2025
  2. Tugce
    25 Şubat 2025
  3. Semra
    25 Şubat 2025
  4. Tuğba Küntüz
    25 Şubat 2025
  5. Arzu Başak Bekar Çalışkan
    25 Şubat 2025

Yorumunuzu Yazabilirsiniz